Bi bakın buraya

Ulan diyorum yazmayayım, yazmayayım, yazmayayatoure.Bak böle tekrarlarda hep aklım kayıyor.Neyse konuya gireyim.Bugünkü konumuz; (sanki her güne ayrı konu var ha) sevmekle ilgili.Daha doğrusu sevmeyi tercih etmekle ilgili.Şimdi, hepimiz sabah kalkıyoruz, duş alıyoruz.(değil mi?)Sonra işimize/okulumuza gidiyoruz.Heh ben biliyorum hiçbirimiz bunları severek yapmıyoruz.Mutlaka işimizi seviyoruz, fekat sabah erkenden kalkıp, bu mis gibi havalarda çalışmak/öğrenmek istemiyor.Hah benim diyeceğim o ki, isteyin.Kendinizi neye inandırırsanız o gerçek olur.Benim öyle oldu.Belki yavaş yavaş, belki zorla, ama oldu.Homurdanmayın canlarım, homurdanırsanız, homurdanmanıza neden olan şeyler çoğalır, kendinizi homurlanmamaya zorlayın.Diyet gibi, yememeye zorluyorsunuz ya kendinizi, aynen öyle.Eğer işinizi/okulunuzu istermiş gibi yaparsanız, bir noktadan sonra onu istersiniz, daha sonra otorite olursunuz, saygı duyulan bir eksper olursunuz.Bağlanın, yaptığınız işe, sevdiğiniz adama/kadına, evinize, arabanıza...Hepsi sizin ayrılmaz bir parçanız olsun, hayatınızı keskin kalemle çizin.Eğer zamanla onlardan ayrılmak zorunda olursanız da, geride kalanlara daha çok bağlanın.Elinizde hiçbir şey kalmazsa, inancınıza bağlanın ( Burada kastettiğim din değil, ama isterseniz ona da bağlanabilirsiniz tabii, izin var).Her şeyden önce kendinize bağlanın.O zaman ''bilmiyorum'' larınız azalır.Azaltın onları, bilin, yoksa hiçbir yerde tutunamazsınız.Öptüm

1 yorum:



Zepevenk dedi ki...

aynı zamanda polyannacılık oynamak lazım, pozitif baba pozitif. hikaye gibi geliyor da işe yaramıyor değil.

Yorum Gönder