Açılım Hakkında

Son zamanlarda uyuz olduğum bi mevzu var; insan ne kadar mantıklı ne kadar muazzam fikirleri olan bir insan olursa olsun, duygusal bir mevzu söz konusu olduğunda hemen oyunlara bağlanıyor kafası.Yok onu diyeyim, yok bunu yapayım.NEDEN YAHU NEDEN ? Halbuki açık olsak, ne olursa olsun kafasında olsak çok kolay çözümlenecek herşey, üzüleceksek üzülücez, sevineceksek sevinicez, ama sonuç olarak olacak ve bitecek.Geriye sonuçu değerlendirme, onunla beraber yaşamaya başlama ve alışma süreci başlayacak.Neden bir insan kendine işkence eder ? Neden karşısındakine küt diye ''arkadaşım uyuz oldum senin bu hareketine, öf hadi özür dile'' vs. demez ? İlla bir oyunlar, kendisi anlasıncılıklar, bişeyler.Birde işin aşk boyutu var ki , kişinin hem çevresini, hem kendi benliğini ağır bir tahribata sürükleyecek olan tam olarak budur.''Ne söylicem ben şimdieaa?'', ''Mesajına geç mi cevap versem, daha çok aklına düşer miyaam?'' Düşmezsin arkadaşım düşmezsin.Ben uyuz olurum mesela bir adam bana bunu yapsa.Bir de kişi gider arkadaşına seksen kere sorar, ''senceaaeeeaa ne demek istedi?'' Ona sor, bana neden soruyorsun? Açılım yapalım arkadaşlar, hep uçlarda yaşayalım.Ya mutlu olalım ya mutsuz.Birisi bize nasılsın diye sorduğunda ''eeeh işte'' demeyelim.Ya kocaman iyi, ya kocaman kötü olalım.Yoksa asla ne giyeceğimize de karar veremicez.
Ben bundan sonra dan diye söylicem kesin kararlıyım ''BEN VARYA SANA UYUZ OLDUM BUGÜN !''

Alışmak bir yaraağğ bağğrımda kanıyooğğr.

Selam sevgili okuyucularısıları.
Bugün size alışkanlıklarımdan bahsedicem.Niye ? Çünkü görün ne kadar obsesif olduğumu.Gerçekten ben kendimden daha çok obsesif olan bir insan daha tanımadım.
Örneklendireyim, her sabah aynı yerde, hatta aynı masada, aynı şeyi yiyorum.Bir sevdiğim adamı senelerce seviyorum.Sevdiğim bi sanatçıyı hısmımmışçasına(oha) seviyor, onu yerdiklerinde savunuyorum.Önyargılı olduğum yemekleri yemem, her türlü gıda maddesinin son kullanma tarihine bakarım.Bi insanı başta sevmemişsem, kimse bana o insanı sevdiremez, isterse canımı kurtarsın.Her haftasonu aynı yere gidiyorum,Evde dahi aynı koltukta oturuyorum.Bi ayakkabıma bağlanır, ona aşık olur, her şeyi ona yakıştırırım.Arkadaşlarımı dibine kadar sever, bol bol öperim.Aynı espriyi her konuya entegre ederim.Hoşlandığım adamlar hep aynı tiptir.Fikirlerimi değiştirmem (ki bu bence aralarında en acınası huy.)

Bunları değiştirmeye başlamam ise daha başka bir obsesiflik örneği, mesela gittiğim yeri değiştiriyorsam, yeni yere daha çok bağlanıyorum.Çözümü yok dostlar, yok.O sebeple, '' they tried to make me go to rehab but I said 'no, no, no' ''

Gelen gideni aratır arkadaş !

Bir önceki yazımda 'özgürlük'ten bahsettim ya hani.Bu sefer başka bi özgürlükten bahsedicem size; Kalbinizin özgürlüğü.Felsefik oldu ama aslında değil.Çoğumuzun yaşadığı bok bu.Örneğin; allahaşkına hanginiz her birlikte olduğunuz adamda ilk aşkınız veya en hayvansı aşık olduğunuz insanı aramıyosunuz ? Ben kendimden yola çıkarsam, tanıştığım adam ne kadar mükemmel olursa olsun onunla aynı espriyi falan yaptığı an 'mükemmel ötesi' oluyo gözümde.Diğer mükemmel özellikleri önemsiz yani.Aksi durumda da bu böyle.Adam iğrençse, tam bir ayıysa ya da böyle günde 8748912374 tane kız götüren adamsa ooooh hemen tatlı bi adama dönüşüyo gözümde benzer bir hareketle.İşte bu sebeple ya eksiye tekrar kendi kafamda ölüp bitiyorum, ya da bu oyun devam ederse sonunda üzülen ben oluyorum.Bu nasıl bişey biliyo musunuz ? Nokia telefon kullanan biri gider iPhone alır da; ''dokunmatik abi bu yeeeaa'' der ilk başta sonra cebindeyken 2189419204 kişiyi arar, faturası çoğalır, kontörü biter,içten içe değişik gelir,sever ama,bilindik değildir, güven vermez.Bir süre sonra gider bitane Nokia alır yine.Ben bu durumu buna çok benzetiyorum.Ve eskiyi arkada bırakıp yeni şeyleri deneyen, buna çabuk alışabilen insanlara çok özeniyorum,çünkü yeni tanıştığın bi insana kendini anlatmak kadar zor ikinci bir şey yok ! Ne yersin, ne içersin, hangi lafı şaka sayarsın, hangi lafa alınırsın...Çok zor.Ya da ben üşengecim.İşte bu yüzden Seda Sayan demiş; evleneceksen gel.

Akneler

Şu anda bu yazıyı yazarken karşımda üstünde 2Pac yazan mantar bir mantar pano, sol profilden çekilmiş ergenus bir resmim, sağ tarafımda ise Harry Potter 1,2,3,4,5,6,7 var.Ve evet bildiniz..Baba evindeyim.Gelir gelmez, üstümde 1 aylık bir yükün yavaş yavaş gittiğini kalktığını hissettim.Aşık olabiliriz, çok parayla şahane yaşayabiliriz, veya bir partiye gidip manyakça eğlenebiliriz falan ama, beni en rahatlatan his ''güven duygusu''.Daha bavulumu toplarken farkettim.''Amaaan bunu almasam da olur evde vardır,'' ''Ay salla bulurum ben onu İzmir'de,'' ''Öf annem yapar onu''.Bunlar insanın hayatta sahip olabileceği en büyük lüks.Düşünmemek ve umursamamak kadar mutluluk verici bir partiye gitmedim ben hiç.İstanbulda tek başına bir bireyken oynadığım yetişkin rol, İzmirde gerizekalı bir ergene bırakıyor kendini.Yemekleri falan geçtim, hadi bulaşığı da.TUZU UNUTTUĞUN ZAMAN SÖYLEMEDEN GETİREN BİRİNİN OLMASI FİKRİ MUAZZAM! Hatta benim için hayal ürünü.Kendi başına olduğunda, ''tabii ki hallederim, tamam ben onu yaparım, evet halloldu'', burada olunca, ''eaay unuttum, yaa sonraaeaaa'' İnanılmaz değil mi ? Ama daha ilginci, bir noktadan sonra bundan sıkılıyor oluşumuz.O partileri, 20 tl verdiğimiz bok gibi makarnaları bu güven duygusuna yeğliyoruz.Hayat garip Alejandro...

Popolu

Evet, yeryüzüne hoşgeldim.

Başa sarıyorum.Ev arkadaşımla prensip olarak evde tartı bulundurmuyoruz.Aslında prensip falan değil be, aklımıza bile gelmiyor.Herneyse, dün ablamda kalınca tartıyı gördüm.Ulan dedim, bi baksam mı.Baktım, evet baktım.Ve yakın (veya uzak) çevremin yıllardır bana yakıştırdığı '' anoreksik '' sıfatının ne kadar yalan olduğunu gördüm.DALGA MI GEÇİYORDUNUZ BENLE ? dedim gözlerimi kısarak.Sinirlenmiştim.Hiçbir şey çaktırmadan içeri gittim.Ablam bana tuhaf bir şekilde ilk önce bakıp, üstüne gülüp..''senin biraz POPON...'' dedi.O an anladım, artık popolu bir kızdım.Geniştim.M bedendim.L ye kadar yolum vardı.Çocuk yapınca ne olacaktı? Çaktırmadan internetten rejim programlarına baktım.Hepsi ütopik dünyaların içindeydi.Gece oldu, ablam yattı.Ben de 3 dilim ekmekle biraz Nutella yedim.Uyumaya çalıştım.Kağıt kesiğinin hissettirdiği gibi bir his.Bir acı.Üzülmeler, derinden yaralar.Yazın ne olacaktı ?? Sabah kalkınca yine 2 dilim ekmekle Nutella yedim.Ve işin en acı kısmı, gece yine Nutella yiyeceğim.Gerçi evde fıstık ezmesi de var.Of allahım...

Görüşürüz minik popolar..